Bu videoda birbirinden tuhaf objeleri derledik. Oturanı öldüren sandalyeler, içine şeytan girdiğine inanılan oyuncak bebekler, bakanların dehşete kapıldığı tablolar… Birazdan izleyecekleriniz saçma sapan iddialar gibi görünse de bunlara inanan pek çok insan var. ► Oha dedirten diğer bilgi videoları tam şurada: https://goo.gl/lJ0zxx Bu gördüğünüz nesneye Dibbuks Kutusu deniyor. 2001’de bir antikacı bunlardan birini ne olduğunu bilmeden satın aldı. Dükkana götürdükten sonra tuhaf ve korkunç olaylar yaşamaya başladı. Mağazasının ışıkları kendi kendine açılıp kapanıyor, Dibbuks kutusunu koyduğu bodrumdan çığlık sesleri yükseliyordu. Hatta geceleri bodrumdan bir gölgenin çıkıp dükkanda gezindiğini bile gördü. Antikacının kutuyu sattığı kişiler kısa sürede geri getiriyordu. Uzun araştırmalardan sonra kutunun birkaç yıl önce ölen yaşlı bir kadına ait olduğunu öğrendi. Söylentilere göre, içinde hapsedilmiş kötü ruhlar vardı. Kadın öldüğünde torunu satışa çıkarmıştı. Antikacı kutuyu gizemli eşyalar biriktiren bir koleksiyoncuya satarak kurtulabildi. Buysa korku tarihindeki en gizemli ve ürkütücü nesnelerden biri olan Annabelle. Oyuncak bebeğin korku filmlerine de konu olan hikayesi bir çocuğa hediye edilmesiyle başladı. İdidalara göre çocuğun evinde korkunç olaylar yaşandı. Bebek en sonunda paranormal olaylarla ilgili bir müze tarafından satın alındı. Birçok medyuma göre Annabelle’in içinde şeytani bir varlık var. Ona dokunmak bile uğursuzluk getiriyor. Müzeden sergilenen bebeğe yasak olmasına rağmen dokunan bir adam motosikleti ile evine dönerken düz yolda bir ağaca çarparak öldü. Bu gördüğünüz tablonun da lanetli olduğu söyleniyor. Ressam Bill Stoneham tarafından 1972’de yapıldı. 2000 yılında açık artırma sitesi eBay’de satışa çıkarıldı. Satan kişi ilana, tabloya bakan kişilerde kötü etkilerin ortaya çıktığını yazdı. Tablonun aslına bakanlar tarifsiz bir korkuya kapılarak çığlıklar atıyor ve hatta delirecek gibi oluyorlardı. Daha da ilginci tablonun sahteleri yapıldığında onların da aynı etkiyi yarattığı anlaşıldı. Satın alan kişiler, geceleri resimdeki çocukların kaybolduğunu iddia ediyordu. Bazılarına göre ise her baktıklarında çocuklar onlara dokunacak gibi oluyor ve tablodan kendilerine doğru sıcak bir hava geliyor. İnanılması güç hikayelere konu olan tablonun gizemi hala açığa çıkmış değil. Buysa içinde bir kadın ile çocuğunun ruhları olduğu söylenen gizemli ayna. Amerika’daki çok ünlü bir perili evin duvarında keşfedildi. Sonrasında bu konularla ilgili bir müzeye nakledildi. İddiaya göre aynanın içindekiler geçmişte perili evde yaşayan kişiler. Gece bakanlar aynada anne ve çocuğun silüetini gördüğünü öne sürüyor. Bu gelinlik gelmiş geçmiş en ürpertici nesnelerden biri. Geçmişinde üzücü bir aşk hikayesi var. 1849’da Amerikalı zengin bir ailenin kızı bir demir işçisine aşık olmuş. Evlenmeye karar vermişler. Kız kendine bu gelinliği almış ancak ailesi evliliğe izin vermemiş. Adamı da zorla uzak bir ülkeye sürgüne göndermişler. Kız ailesine çok kızarak maalesef intihar etmiş. Anne baba da öldüğünde zengin ailenin evi müzeye dönüştürülmüş. Ailenin geçmişinde önemli bir yeri olduğu için de gelinliği cam bir bölmede sergilemeye başlamışlar. Her şey bundan sonra başlamış. Anlatınlara göre gelinlik her gece sanki içinde bir insan varmış gibi hareket ediyor. Aynanın karşısına geçerek sanki biri onu deniyormuş gibi davranıyor. Şahitler gelinliğin bazen de havada uçarak biri ile dans ettiğini ileri sürüyor. İşte bu da oturanı hasta eden iki sandalye. Perili sandalyelerin gizemli bir şekilde birbirlerine bağlı olduklarına inanılıyor. Bunlar Amerikalı çok zengin bir aileye ait. 1800’lü yıllarda yapılmışlar. Ailenin evinin de perili olduğuna inanılıyor. Sandalyelere oturan sağlıklı kişiler kendilerini yorgun ve bayılacakmış gibi hissediyor. Sandalyelerin bazen de üzerlerinde oturan kişiyi bir anda fırlattığı söyleniyor. Bu gördüğünüz, çok eski çağlardan kalma bir heykel. 1878 yılında Kıbrıs’ta yapılan arkeolojik bir kazıda bulundu. Bu küçük heykeli bulan kişi ne yazık ki ailesi ile beraber 6 ay geçmeden öldü. Heykel 4-5 kez el değiştirdi. Sonraki sahipleri de aldıktan kısa süre sonra hayatını kaybedince heykelin lanetli olduğu anlaşıldı. Ona “ölüm tanrısının heykeli” adını verdiler. Halen bir müzede, herkesten uzak bir camekanda muhafaza ediliyor. Bu sandalyenin ise üzerine oturan herkesi öldürdüğü iddia ediliyor. Geçmişte İngiltere’deki bir barın sandalyesiymiş. Buna oturan bir katil, “Bundan sonra buraya oturacak herkes ölecek” demiş. Ne acayip ki, gerçekten de öyle olmuş. 1702’den bu yana oturan herkes kısa sürede bir sebepten hayatını kaybetmiş. Sandalyenin ünü tüm ülkeye yayılmış. Yaşananlardan sonra çok korkan bar sahibi sandalyeyi atmış. Daha sonra bir yerlerde tekrar ortaya çıkmış. Şu an bir müzede, kimsenin oturamayacağı kadar yüksek bir yerde sergileniyor.
Commentaires (0)